1.06.2010

24 saate ne cok an sigiyor aslinda..

Antalya'da yasadigimizdan beri pek cok kez gittim Ankara'ya haftasonunda, birkac gunluk tatillerde, dogum gunlerinde, dugunlerde, yilbaslarinda ama ilk kez gunubirlik bir Ankara planim vardi gecen pazar..

Cumartesi hem ise giderim, hem Aldric i gorurum, hem kizlarla zaman geciririm derken, birden gece oluverdi son dakikada bindim otobuse.. Hayir hayir gec kalmamistim, 23:59 otobusune 23:58 de binmistim sadece! Zararim yoktu sonucta kimseye, son an insaniydim ben sadece..

Pazar sabahi Ankara da uyanivermistim bile.. Komik bir his, bi sehirde uyuyup baska bi sehirde uyanmak, hele de ertesi gece yine orada olacagini biliyorsan..

Evde olmak hepp cok guzel, kahvaltidan sonra ne zaman oglen oldugunu anlayamadigim o ilk saatler, aile saadeti, kucuk bi alisveris, Lara bebekle tanismaya gitme ve eve dondugumde dugune hazirlanmak icin kalmis azicik vaktim..

Bi arkadasinin daha EVEEEET dedigini duyup, halay cekip, yeni tanistigin insanlarla gecenin tadini cikarmak ve Hilton un tuvaletinde 7 dakikada dugun modundan otobusle eve donus moduna gecis..

Gidisin tersine errrkenden Asti ye varis ve otobusun gec gelmesiyle muzik dinleyerek gecirip de aslinda hic fark etmeden bekledigim 50 dakika, kafamin bi saga bi sola dususune engel olamadan, molada gozumu bile acamadan uyuyup uyuyup uyandigim 7,5 saat sonrasi ben geldim Antalyaaaaa !!

Keske hep boyle dolu dolu olsa insanin gunu, ertesi gunu yorgun gecse ama bilgisayar basinda olmasa tum gun..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara